[Bilimin dünyasında yaşamak «quantité», kemmiyet dünyasında yaşamak demektir. Kendimizle veya başkalarıyla ilgili herşeyi sayılar, sıralamalar, birbiri yanma konulan, birbiriyle karşılaştırılabilen nesneler aracılığıyla kavrıyoruz. İnsan olarak bilincimizi «quantification»ler belirlediği için, bugünün insanları olarak bizler kemmiyet hakimiyeti altında yaşamayı olağan, yerinde ve hatta isabetli, kaçınılmaz saymayı uygun görüyoruz. - İ. ÖZEL, TAHRİR VAZİFELERİ, TİYO, Nisan 2018, s.: 206]

05 Şubat 2008

Allah Vardır

Allah vardır / Yaman TÖRÜNER , Çözüm _ Milliyet _ 07.01.08

Victor J. Stenger, Tanrı'nın varlığı konusunda birçok kitap yazdı. Kitapları, New York Times'ın "en çok satanlar" listesine giriyor. Okuduğum son kitabı The Failed Hypothesis'te de (İspatlanamayan Hipotez), Tanrı'nın varlığını sorguluyor. Ama, bu işi yaparken, ileri sürdüğü tezler o denli boşlukta kalıyor ki, aslında Tanrı'nın varlığı ispatlanıyor.Batı, bilimin temellerini Doğu'dan aldı. Örneğin, "sıfır" Hindistan'dan, "sayılar ve cebir" Ortadoğu'dan Batı'ya aktarıldı. Bugün ise, bilim Batı tarafından savunuluyor. Allah'ın varlığını sorgulayanlar, savlarını bilimsel temellere oturtarak ispatlamak istiyorlar. İnsanların maymundan geldiğini ispatlamaya çalışan Darwin, onların güvendiği en başta gelen bilim adamlarından birisi olarak gösteriliyor. Yalnız, Müslümanlar değil, tüm tek tanrılı dinler tarafından da Darwin'in teorileri kabul görmüyor. İnsan soyunun gittikçe boyunun uzaması, çok kullanılan kolun güçlenmesi gibi oluşumlar gösterilerek, değişimin varlığı ispatlanmaya çalışılsa da, bu doğal değişiklik, maymunların bir süre sonra insan haline dönüştüğünü ispatlamaya yetmiyor. Bilimsel deneyler, taşların bile biyoenerjisinin bulunduğunu, dua etmekle hastalıkların iyileşmediğini ispatlamaya çalışıyor, ama bunların ispatlanması, Allah'ın varlığı tezini zayıflatacağına, güçlendiriyor.Enerjiyi yeniden oluşturmaBugünlerde, kâinatın yaratılması sırasındaki enerjiyi küçük çapta yeniden oluşturma deneyleri yapılıyor. Isparta'da düşen uçakta bulunan Türk bilim adamları da bu deneyin bir bölümünde çalışıyorlardı. Çekim gücünden 39 defa fazla bir elektromanyetik güç alanı oluşturulabiliyor. Bütün bu deneylerden bazı bilim adamlarının beklentisi, belli şartları sağlayarak, bir hayat oluşumu geliştirebilmek. Ama, bu da geliştirilebilmiş değil. Geliştirilse bile, bu Allah'ın yokluğunu değil, varlığını ispat eder.Öte yandan, kâinatın gittikçe genişlediği, bunun olabilmesi için bir "karanlık enerji (dark energy)"nin yani, bir çekim gücünün olması gerektiği öne sürülüyor. Buradan gidilmek istenilen, Allah'ın insanoğlunun yaratılmasından daha önemli bir amacı olduğu tezi. İnsanoğlunun yaratılması adına, bu denli büyük bir kâinatın yaratılmasına gerek yoktu, deniliyor. Ama, bu sorgulanamayacak oluşum da aslında ve yine Allah'ın varlığı tezini güçlendiriyor.İsa'nın "Allah'ın oğlu" olduğunu ve Hıristiyan olmayanların cehenneme gideceğini iddia eden Hıristiyanlar, bu inançlarıyla aslında Allah'ı bir bakıma küçültmüş olmuyorlar mı? Haçlı Seferleri gibi, Allah adına yapılan savaşlar da, dinlerin "İyilik yapın" öğütlerine karşı çıkan davranışlar değil mi? Allah adına kötülük yapmak, terör yaratmak, nasıl önerilebilir? Din adına dünyada toplanan paralar trilyonlarca doları buluyor. Amerika'da bu paraların bir bölümünün kötü amaçlar için kullanıldığı ortaya çıktı. Bu noktalardan hareketle, Allah'a inanmak istemeyenler, kötülüklerin dinlerden kaynaklandığını bile savunacak kadar ileri gidiyorlar. Allah'a inanmak istemeyenlerin sloganı, "Gülümse, cehennem yok (Smile. There is no hell). Ama, çok şükür Allah var.