[Bilimin dünyasında yaşamak «quantité», kemmiyet dünyasında yaşamak demektir. Kendimizle veya başkalarıyla ilgili herşeyi sayılar, sıralamalar, birbiri yanma konulan, birbiriyle karşılaştırılabilen nesneler aracılığıyla kavrıyoruz. İnsan olarak bilincimizi «quantification»ler belirlediği için, bugünün insanları olarak bizler kemmiyet hakimiyeti altında yaşamayı olağan, yerinde ve hatta isabetli, kaçınılmaz saymayı uygun görüyoruz. - İ. ÖZEL, TAHRİR VAZİFELERİ, TİYO, Nisan 2018, s.: 206]

05 Şubat 2008

Cehl-i Mürekkeb = Bilimsel Cehalet

REKTÖRLERE AKIL VEREN GENERAL
…..
Bugün batıda farklı düşünen, radikal düşünen kişilere ödül veriliyor. Çünkü fikirlerin çatışması yeni fikir doğuşlarını getirir. Özgün fikirler kitleleri etkileyen en güçlü silahlar olmuştur. Fakat fikir üretmeyen sadece protesto eden, projesi olmayan sadece yasakları olan bir üniversite Türkiye’ye yakışmıyor.
Türk toplumu doğu değerlerinin yerine batı değerlerini koymadı. Resmi ideolojinin ısrarlarına rağmen kendi modernizmini oluşturmaya çalışıyor. Genç kızların başörtüsü ile toplumda var olması, dinlerinden vazgeçmeden sosyalleşmeleri sosyolojik bir seyirdir.
İnsanlar kapitalist ahlakın acımasızlığına ve modernizmin bencilliğine karşı dinin teselli etme gücüne sığınıyorlar.
İnsanlar dinin yaşama anlam katma gücünü fark ediyorlar. Mücadele edilmesi gereken ve kökü kazınması gereken şey dini değerler değil cehalettir.
Eski modernizm imkansız, ya yeni duruş yahut yok oluş, bunu görmemek cehalettir. Cehaletin en kötüsü de “bilimsel cehalet”tir. Eskiler “cehli mürekkeb” derlermiş. Hem bilmiyor hem de bilmediğini bilmiyor demektir.
“Bilimsel cahiller” önyargılarla hareket ederler. Realite körlüğü içerisindedirler.
Bilim inancı taklit ederse kendi dogmasını oluşturur. Eleştiriye kendini kapatır.
Üniversitelerin ideolojileri, bu resmi ideoloji bile olsa kutsallaştırmaları “bilimsel cehalettir.” “Bilimsel cehalet” ise savaşçı rektörler ortaya çıkarır. Askeri akılla fikrinin önüne dogmayı koyar.
Yahut tek dertleri ellerindeki gücü muhafaza etmek olanlar, yani nefsini kutsallaştıranlar Türkiye’yi 27 Mayıs karanlığına götürmek isterler.
Bilimsel cahiller”e dikkat edelim.
Prof.Dr. Nevzat TARHAN

http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=141348